Şafak Sezer lümpen burjuvazinin komedisini yapmaktadır. Bu yönüyle bir anlamda Kurtlar Vadisi'nin komedisi olduğu söylenebilir. Üretip zengin olmanın mümkün olmadığı bir ülkede ancak soygunculukla zengin olunabilir. Örneğin çalışkan, yaratıcı, hırslı, mütevazi gibi özellikleri bulunan Alman fabrikatörlerinin karşısında Türkiye'de mafya ve onunla bağlantılı müteahhitler, galericiler vb. vardır. Almanya'dakiler özel zevkleriyle birlikte bir burjuva kültürüne sahipken, Türkiye'dekiler henüz feodal adetlerden arınmamış, cimri, çoğunlukla sonradan görme ve cahildir. Almanya'da güven ve süreklilik önemli iken Türkiye'de kurnazlık, krizleri fırsata dönüştürme, yağma, kısa yoldan köşeyi dönebilmek tek çıkar yoldur.
Böyle bir ortamın dili elbette küfürlü olacaktır ve erkek egemendir. Kadınlar ev kadınıdır, metresler ise şarkıcı. İnsanlar birbirine "abi" veya "usta" diye hitap eder. Bir ölüm kalım savaşının içinde gibidirler, kimsenin çok akıllı olmaya ihtiyacı yoktur, ihtiyaç olunan "kabadayılık" gibi bir şeydir. Biraz da şans olursa zenginliği tadabilir bu insanlar. Biat kültürü egemendir. Ülkedeki siyasi ortamlardan, futboldan, hemşericilik ilişkilerinden rant kapma yarışındadırlar.
İşin komedi kısmına geri dönersek, elbette böyle bir çarpıklıktan komediye büyük bir malzeme çıkması beklenir. Fakir insanın cahil olması normal karşılanacakken, zenginlerin sonradan görmeliği elbette gülünç olmaktadır. Mafya ve kabadayılık raconları kolay yoldan zengin olma hayalleriyle komediye dönüşmektedir.
Kemal Sunal sinemasında da mafyayla, küfürle, kolay zengin olmayla günümüz Şafak Sezer komedilerine benzer bir ortamın bulunduğu söylenebilir. Ama arada fark vardır. Öncelikle lümpen burjuvazi dediğimiz mafya babaları Kemal Sunal filmlerinde birer yan karakterken Şafak Sezer'de hikayenin merkezinde yer almaktadır. Kemal Sunal bir halk kahramanıdır, halkın dramı da perdeye yansıtılır; oysa Şafak Sezer kişisel çıkarları peşinden koşup yırtmaya çalışan biridir, halktan insanlar ise cahil, cüheladır. Yine de her şeye rağmen bugünkü filmler bir açıdan günümüz Türkiye'sinin resmini sunmaktadır. Ne de olsa televizyon'da "ben söyledim olacak" diyip gündeme oturan müteahhitler de film değil gerçektir.