27 Aralık 2012 Perşembe

en az 3


Benim memleketlim, büyük şair, yazar, ressam, heykeltıraş Bedri Rahmi Eyüboğlu, işte benim duygularımı en iyi yansıtan insandır herhalde, benim dilimi konuşur. Ne de olsa aynı havayı solumuşuz, aynı topraklarda büyümüşüz, aynı Karadeniz’i, yeşili, doğayı görmüşüz, çocukken yağmurlarında ıslanmışız, aynı yemekleri yemişiz, aynı türküleri, öyküleri dinlemişiz.

Şimdi diyor ki, biz otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğuyuz ve yakalamamız gerek. Ben bilirim ki, Trabzonlu olan herkes doğaya âşıktır, bir de içlerinden aydın insanlar çıkınca o ikisini birleştirir. Bedri Rahmi işte böyle eşsiz bir insandır. Şimdi bu şiirinde Anadolu insanına demektedir ki, en azından 3 dil bileceksin, dişinle, tırnağınla sökeceksin…
 
 

ÜÇ DİL
 

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın

 

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin

 

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
 

14 Aralık 2012 Cuma

Manevi aşkın peşinde

Fuzuli şiirlerinde manevi aşkın peşinden koşar. Ona göre insan sevdiğini her şeyden önce içinde yaşatmalıdır. Gerçek aşk ancak bu şekilde var olabilir.
Hayaliyle tesellidir gönül meyl-i visal etmez
Gönülden taşra bir yar olduğun aşık hayal etmez

Burada şair sevgiliye kavuşmak için can atmadığını, çünkü zaten gönlünde olan sevgili için vuslat kaygısı çekmenin anlamsız olduğunu söylemektedir.

Sevgilinin eline dokunmadan o eli sevmek gerekir. Düşünmek kavuşmaktan önce gelir. Bir adım ileride zaten vuslat aşkı öldüren bir şeydir ve pek istenmez. Gerçek aşkta sevgili insanın içinde yüceltilir, türlü anlamlar yüklenir, orada yaşar. Böyle düşünsel bir aşkın maddi gerçeklikte karşılığı olduğu da şüphelidir ve böylece bir hiçliğe doğru gidilir.

*  *  *


Manevi yaşamı yüceltip, insanları böyle bir dünyanın içine sokanların bir sonraki aşaması onların dolandırılmasıdır. Maddi gerçekliğin yok edildiği, insanların kafalarının bulanıklaştırıldığı bir ortamda onları yönlendirmek en kolay iştir. İnanç vardır, ne denirse, ne yapılırsa yapılsın doğru olduğuna dair bir inanç, asla bir kötülük gelmeyeceğinin inancı.

Hafta başında yayınlanan bir haberde, Deniz Feneri'ne ait 16 Ocak 2013’de başlayacak davaya ilişkin soruşturmada, dernek tarafından düzenlenen 119 ayrı maddi yardım belgesinin sahte çıktığı yazmaktadır:

"Bu belgelerde ismi olan  kişiler, tek tek bulundu ve tümü dernekten tek kuruş yardım almadığını, belgelerdeki imzaların da kendilerine ait olmadığını açıkladı. Derneğin, köy ve mahalle muhtarlarından vatandaşların listesini aldığı ve her bir kişiye 250’şer Avro yardım yapılmış gibi sahte belge düzenlediği bildirildi."



Son olarak unutmamak gerekir ki, dolandıranların da içi manevi olarak rahattır. Sahte belge düzenlense bile alınan paralar haram değil, helaldir. Sahte belgeler yüce amaçlar uğruna, Allah yolunda alınmıştır ve kullanılacaktır. Gerisi teferruattır. Önemli olan bu dünyada değil, öteki dünyada hesap verebilmektir.