14 Aralık 2012 Cuma

Manevi aşkın peşinde

Fuzuli şiirlerinde manevi aşkın peşinden koşar. Ona göre insan sevdiğini her şeyden önce içinde yaşatmalıdır. Gerçek aşk ancak bu şekilde var olabilir.
Hayaliyle tesellidir gönül meyl-i visal etmez
Gönülden taşra bir yar olduğun aşık hayal etmez

Burada şair sevgiliye kavuşmak için can atmadığını, çünkü zaten gönlünde olan sevgili için vuslat kaygısı çekmenin anlamsız olduğunu söylemektedir.

Sevgilinin eline dokunmadan o eli sevmek gerekir. Düşünmek kavuşmaktan önce gelir. Bir adım ileride zaten vuslat aşkı öldüren bir şeydir ve pek istenmez. Gerçek aşkta sevgili insanın içinde yüceltilir, türlü anlamlar yüklenir, orada yaşar. Böyle düşünsel bir aşkın maddi gerçeklikte karşılığı olduğu da şüphelidir ve böylece bir hiçliğe doğru gidilir.

*  *  *


Manevi yaşamı yüceltip, insanları böyle bir dünyanın içine sokanların bir sonraki aşaması onların dolandırılmasıdır. Maddi gerçekliğin yok edildiği, insanların kafalarının bulanıklaştırıldığı bir ortamda onları yönlendirmek en kolay iştir. İnanç vardır, ne denirse, ne yapılırsa yapılsın doğru olduğuna dair bir inanç, asla bir kötülük gelmeyeceğinin inancı.

Hafta başında yayınlanan bir haberde, Deniz Feneri'ne ait 16 Ocak 2013’de başlayacak davaya ilişkin soruşturmada, dernek tarafından düzenlenen 119 ayrı maddi yardım belgesinin sahte çıktığı yazmaktadır:

"Bu belgelerde ismi olan  kişiler, tek tek bulundu ve tümü dernekten tek kuruş yardım almadığını, belgelerdeki imzaların da kendilerine ait olmadığını açıkladı. Derneğin, köy ve mahalle muhtarlarından vatandaşların listesini aldığı ve her bir kişiye 250’şer Avro yardım yapılmış gibi sahte belge düzenlediği bildirildi."



Son olarak unutmamak gerekir ki, dolandıranların da içi manevi olarak rahattır. Sahte belge düzenlense bile alınan paralar haram değil, helaldir. Sahte belgeler yüce amaçlar uğruna, Allah yolunda alınmıştır ve kullanılacaktır. Gerisi teferruattır. Önemli olan bu dünyada değil, öteki dünyada hesap verebilmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder